Fethiye’de Yapılacaklar Listesi

Bir tatil beldesinden beklenenin fazlasını içinde barındıran, güzelliğine doyamadığımız Fethiye’de yapabileceğiniz o kadar fazla aktivite var ki… Orada geçirdiğimiz zaman yetmediği için bir hayli üzüldük. Ama büyük bir kısmını gezdik gördük ve deneyimlerimiz ışığında bir yapılacaklar listesi hazırlamaya karar verdik.

Yola çıktığımız ilk gün Şirince’ye de uğradığımız için Fethiye’ye ancak akşam varabildik ve kalacağımız yere gidip dinlendik. Şirince yazımız da blogda yerini aldı, dilerseniz okuyabilirsiniz. Hem Fethiye Merkez’e hem de Ölüdeniz’e yaklaşık onar dakika mesafede bulunan Mese Hotel Apertment’ste kahvaltı dahil konseptte konakladık ve fiyat performans açısından bize yeterli geldi. Gitmek isterseniz tavsiye edebiliriz. Sabah uyandığımızda etrafımızın dağ manzaralarıyla çevrili olması çok sevindirmişti bizi.

Gelelim Fethiye’de gezilecek görülecek yerlere ve yapılabilecek aktivitelere…

Fethiye Arkeoloji Müzesi

Çoğunlukla, Likya Uygarlığı’nın önemli kentlerinden biri olan Tlos ve Karia ile Likya arasındaki sınıra kurulan Kaunos Antik Kent kalıntılarının sergilendiği müze. Aynı zamanda çevredeki ören yerlerinden kalıntıları da barındıran müzenin önemi; dini amaçlı yazıların bulunduğu stellerin ve üç farklı dile ait yazıtların sergileniyor olması. Letoon Üç Dilli Yazıtı, bulunduğu zaman arkeologları çok heyecanlandırmış. Bunun sebebi aynı yazıtta Likçe, Grekçe ve Aramice dillerinden metinlerin olmasıymış. Zaten hem Likya Uygarlığı’na hem de genel olarak antik kentlere bir ilgimiz olduğundan biz müze gezmeyi çok seviyoruz. O yüzden Fethiye Ören Yeri olarak geçen bu bölgede, en önce müzeyi gezdik ve çok etkilendik. Müze her gün açık ve giriş ücretsiz.

Amintas Kaya Mezarları

Likya Dönemi’ne ait olduğu düşünülen ve M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenen kaya mezarları. Bunlardan en önemlisi ve şehrin simgesi haline gelmiş olanı “Hermapias oğlu Amintas”a ait. Bu kişinin kimliği tam olarak bilinmiyormuş ama kral olduğu için mezarını fazla güzel bir yere yapmışlar. Kayaların oyulması sonucu oluşturulan mezara yüze yakın düzgün basamakla çıkılıyor. Çıkarken biraz yorucu olabiliyor tabi ama Fethiye manzarası görülmeye değer. Bu mezarların oyularak yapılan sütunlarda zamanla biraz zedelenme olsa da doğal etmenlerin sonucu olduğunu biliyoruz. Ama içlerinde yazılar yazılmış olmasına ve ateş yakılmasına çok üzüldük. Keşke tarihten kalan bu eserlere daha çok önem verebilsek. Mezarlara giriş sadece Pazartesi günleri kapalı ve ücreti 10 ₺. Müzekart sahiplerine ücretsiz.

Kayaköy

Burası, Fethiye Merkez’e yaklaşık 20 dakika uzaklıkta, taş yapımı Rum evleri ile ünlü, terk edilmiş bir köy. Ama köy demek biraz haksızlık olur çünkü aslında, zamanında yirmi beş bin kişinin bir arada yaşadığı bir kent. Likya Uygarlığı’na da yerleşim yeri olmuş bu köy, Rumlar tarafından kurulmuş. Kurtuluş Savaşı sonrasında Türkiye – Yunanistan arasında yapılan anlaşmayla buradaki Rumlar ve Batı Trakya’daki Türkler yer değiştirmiş ancak Türkler buraya ayak uyduramayarak köyü terk etmiş.Terk edilmek kaderi olmuş olsa da sonraki yıllarda büyük bir ilgiyle karşılaşmış. İlk görüşte harabeyi andırıyor ama turistik bir bölge haline gelen Kayaköy’de 3500 ev, kilise, şapel ve sanat atölyeleri bulunuyor. Biz sokaklarında yürürken çok keyif aldık. Kayaköy’e giriş 10 ₺ ama Müzekart sahiplerine ücretsiz.

Babadağ

Ölüdeniz’in o meşhur manzarasının en güzel izlenebildiği, heyecan severlerin paraşütle kendilerini boşluğa bıraktıkları dağ. Rakımı yaklaşık 2000 metre ve daha çıkmaya başlar başlamaz çam ağaçlarıyla çevrili yoldan çok keyif aldık. Paraşütle atlayış, dağın Ölüdeniz’e bakan tarafında 1700 metre yükseklikten yapılıyor ama biz önce zirveye çıkıp muhteşem manzaranın keyfini çıkardık. Ülkemizin her köşesi, her koyu, her zirvesi cennet gerçekten. O manzaranın güzelliği kesinlikle anlatılabilecek bir şey değil, gidilip görülmesi gerekli. Buraya kadar çıkmışken “Ben aksiyonu çok severim, paraşütle atlamayı da deneyeceğim.” derseniz fiyatları 500 – 600 ₺ arasında değişiyor. Bizim öyle bir cesaretimiz olmadığı için atlama yapılan bölgeden sadece izlemekle yetindik. Atlayanlar kesinlikle izleyenler için bir görsel şölen oluşturuyor. Ayrıca en zirve ile paraşütle atlanan bölge arasında bir teleferikte mevcut. Dilerseniz onu da kullanabilirsiniz. Babadağ çok güzeldi, Fethiye’ye yolunuz düşerse zirvede manzaraya karşı bir kahve içmeden sakın dönmeyin.

Ölüdeniz

Yukarıdan manzarasına doyamadığımız Ölüdeniz, 2006 yılında Dünya’nın en güzel kumsalı seçilmiş. Babadağ’dan sonra hevesle gittik; manzara harika, renk muhteşem ama şansımıza çok dalga vardı. Tabi ki yazın sonunda gittiğimiz için böyle olmuş olabilir ama oraya kadar gitmişken denize Ölüdeniz’den girememeyi beklemiyorduk. Araba ile Kumburnu Plajı’na kadar gidebiliyorsunuz ve yolun devamını kapatmışlar. Mesafe de çok fazla olunca en uca kadar gidemedik. Plaj 1. derece doğal sit alanı olsa da işletmesi gerçekten çok kötü, biz hiç memnun kalmadık. Bu seferlik böyle oldu, sadece denizin muhteşem manzarası ve rengi ile yetindik; Fethiye’ye tekrar yolumuz düştüğünde Ölüdeniz’e yine gideceğiz. Böyle şanssız bir günde olur ve yüzemezsek bile buruna kadar yürüyüş yaparız diye kararlaştırıp oradan ayrıldık. Denizin tadını da Fethiye’nin başka bir koyunda çıkardık.

Paspatur Çarşısı

Tatil beldesi denince şöyle akşamları dolaşabileceğiniz, cıvıl cıvıl bir çarşı olmadan olmaz. İşte Fethiye’ninki de Paspatur Çarşısı. Limana çok yakın olan bu çarşıda lezzetli yemekler yiyebileceğiniz butik işletmeler, akşam kahvenizi içebileceğiniz tatlı kafeler ve alışveriş yapabileceğiniz küçük hediyelik eşya dükkanları bulunuyor. Ama Fethiye’de akşam yemeği denilince akla ilk gelen yer kuşkusuz Balık Pazarı. Ortaya kurulmuş tezgahlardan istediğiniz balığı alıp yandaki işletmelerde 10 ₺ gibi bir fiyata pişirtebiliyorsunuz. Oluşum güzel ama buraya gelen insanlar pandemiyi göz ardı etmişlerdi. Çok kalabalık olduğu için biz tercih etmedik, ortamı görüp çıktık. Akşam demişken marina tarafında isterseniz canlı müzik eşliğinde oturabileceğiniz yerler de mevcut. Biz bir akşamımızı bu mekanlardan biri olan, Kül’de geçirdik, tavsiye ederiz.

İksirci Tezcan

Böyle küçük yerlerde mutlaka çok güzel tost yapan bir büfe vardır. Bir kaç yer denedik ve Fethiye’nin en güzelinin, İksirci Tezcan olduğuna karar verdik. “İksirci” isminin sebebi, taze meyveleri sıkarak elde ettikleri karışımlar. Burada içtiğimiz en güzel meyve sularını denedik ve bu zamana kadarki en güzel bazlama tostu yedik. Nar, portakal ve nar, portakal, elma, havuç karışık meyve suyunu kesinlikle denemelisiniz.

Fethiye Merkez’de bizim gezdiğimiz yerler ve yaşadığımız deneyimler bunlardı. Bunların dışında Kayaköy’e gitmişken yakın mesafesinde bulunan Gemiler Adası’nı ziyaret edebilir, 12 ada tekne turlarına katılıp muhteşem denizin tadını çıkarabilirsiniz. Zamanımızın kısıtlı olmasından dolayı bu gidişimizde bunları yapamadık ama tekrar Fethiye’ye gitmek için bahanemiz olur. Çünkü çok sevdik. Sonraki yazımızda Fethiye’nin çevresindeki gezilecek yerlerden bahsedeceğiz. Yazımızı okuduğunuz için teşekkür ederiz. Günlük paylaşımlarımız için, bizi Instagram’dan da takip edebilirsiniz…