Yeni normalleşme ile birlikte, biz de ilk kamp deneyimimizi gerçekleştirmiştik. Bizim için keyifli bir anı olarak kalacağını düşündüğümüz için Mira’nın da yanımızda olmasını istedik. Ve gerçekten inanılmaz güzel zaman geçirdik.
Mira çocukken çok sevecen ve sosyal bir kediydi. Çocuk fobisi var ve sebebini bilmiyoruz. Eve bir çocuk geldiğinde, onu sevmeye çalışmasa bile ortadan yok oluyor. Belki bebekliğinde, bize gelmeden önce yaşadığı bir olay onu etkilemiştir diye düşünüyoruz. Ama yetişkinlere karşı böyle değildi. Gelip koklar, tanımaya çalışır hatta kendini sevdirirdi. Daha sonra her zaman bahsettiğimiz sınava hazırlık süreci ve hemen arkasından karantina günleri ile birlikte; uzun süre bizden başka kimseyi görmedi. Tabi bu süreçte çocukluğu da üzerinden atıp artık genç bir kız oldu. Belki bunun da etkisiyle asosyal bir kediye dönüştü. Biri geldiğinde çok uzun süre yanına uğramıyor, bazen salona bile gelmiyor. Bize bile sadece keyfi yerinde olduğunda kendini sevdirirken; ikimizden başka birine asla izin vermiyor. Ailemizle pikniğe giderken yanımızda götürelim; çıkar biraz dolaşır diye düşündük, kutusundan bir an bile çıkmadı. Biz çıkardığımızda da kaçar adımlarla kutusuna geri girdi. Haliyle kampa gittiğimizde de aynı şeyler başımıza gelir diye düşündük ama onu uzun bir süre evde yalnız bırakmaya da gönlümüz razı gelmedi.
Kamp alanına varır varmaz, daha çadır kurma aşamasında bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladığı için; çadırı yarım yamalak kurup içine kendimizi zor attık. Mira bir hayli şaşkındı. Karanlık ve yabancı bir ortam, yağmurun sesi, bizim yerde kahvaltı yapmaya çalışmamız, sonrasında yatakların şişirilip, çadırın içinin düzenlenmesi… tüm bunlar ona farklı geldiği için kutusundan çıkıp ne yaptığımıza baktıktan sonra yeniden kutusuna dönüyordu. Yani bir süre bu çekingenliği devam etti. Yağmur dindiğinde biz dışarı çıktık o da rahat rahat çadırın içini keşfetti. Yerdeki çamur biraz kuruduğunda da Mira’yı dışarı çıkardık. Biz kutusundan asla çıkmayacağını düşünürken; o bizi çok yanılttı.
Otlarla oynadı hatta tatlarına baktı. Böcekleri takip etti, yakalamaya çalıştı. Koştu; merak ettiği her şeyi kokladı. Kuş seslerine kulak kesildi ve onları sinsi sinsi izledi. Avlanmaya çalışmaması bize bunu bilmediğini düşündürdü. Sıkıldığında yanımıza gelip kucağımıza atladı. Yabancı kedi kardeşler geldi, onlarla uzun uzun bakıştılar. Bu durumdan biraz korktuk tabi her an bir birlerine saldırırlar diye. Mira’nın zarar görmesi isteyeceğimiz en son şey olurdu ve keyfimizi kaçırırdı. O yüzden yabancı kedileri uzaklaştırdık. Ama en komik olanı koskocaman köpek kardeşler yanımıza uğradığında Mira’nın onlardan korkmayıp, dayılanmasıydı. Yine köpekleri de uzaklaştırdık ama çokta güldük.
Gece çadırın içinde hiç kutusuna girmedi bir daha. Ortama bayağı alıştı ve bizimle uyudu. Maması, suyu ve tuvaleti çadırın farklı köşelerindeydi. İhtiyaçlarını da çok güzel giderdi, bizi üzecek hiç bir şey olmadı. Hem çadıra sızan küçük böcekleri de avlayıp annesini kurtardı. Onu çok seviyoruz. Bu ilk deneyimi Mira ile birlikte yaşamış olduğumuz için çok mutlu hissediyoruz. Ve Mira’yı ev dışında farklı bir yerde tanıdığımız için de. Çünkü ne bizim düşündüğümüz gibi asosyalmiş ne de korkak. Sadece yabancı bir yere alışmaya çalışırken bir de yabancı insanlardan çekiniyormuş. Ailesiyle olduğunda hiç sorun olmuyormuş.