Tahsin Yücel – Peygamberin Son Beş Günü

Son zamanlarda okuduklarım arasında beni çok etkileyen ve aklımdan bir türlü çıkmayan bir kitap olunca size biraz anlatmak istedim Peygamberi.

Kitap, Fehmi Gülmez’in, bir yazar grubu ile Rahmi Sönmez’in hayatını araştırmaları ve yazmaları için anlaşmasından; daha sonra bundan vazgeçmesinden bahsediyor ama bu yazar grubu Peygamber lakaplı Rahmi’nin hikayesini o kadar çok seviyor ki kıyamıyor yazmamaya. Ve kendi imkanlarıyla bastırıyorlar kitabı. Bundan sonra bir çelişkiye düşüyorsunuz zaten; bu hikaye gerçek mi, yoksa kurgu mu diye.

Hayatları en başından itibaren birbirine çok benzeyen iki arkadaş ile başlıyor hikaye. Üsküdar’da aynı sokakta oturuyorlar; komşular, aynı okula hatta aynı üniversiteye gidiyorlar Rahmi Sönmez ile Fehmi Gülmez. Üniversitede Karl Marx, Lenin gibi yazarlar ve onların düşünceleriyle ilgilenen Feride ile tanışmalarıyla da hayatları geri dönülemez bir biçimde değişiyor.

Rahmi Sönmez… Kitap boyunca onun Feride’ye olan aşkı; asla vazgeçmeyişi, onun sadece düşüncelerini değil, söylediği her sözü benliğine geçirmesi gerçekten çok etkileyiciydi. “Bilinmeyeni göğüslemesini de bilmek gerek.” diyen Feride’yi düşünmediği bir gün bile geçirmeden yaşadıklarını okuyorsunuz kitapta. Önce çocuklukları ve gençlik yılları. Sonrasında iki arkadaşın nasıl yollarının ayrıldığını, orta yaşlı ve yaşlılık hallerini okuyorsunuz.

Rahmi, solcu ve şiir yazan bir ozan. Ama arkadaşlarının ona Peygamber lakabı takması ile hiç solcu muamelesi görmemekten ve yanlış anlaşılmaktan yakınıyor. Hayatı boyunca yaşadığı acılar; hep kendini tekrar etmesi, hiç kabuğundan dışarı çıkmadan yaşaması… Yıllar geçerken, onun sanki herşeyin aynı kaldığını sanması. Sanki hala üniversite yıllarındaymış gibi davranması, hep yakınlarından darbe almış olması… Tüm bunlar beni öyle derinden etkiledi ki. Sanırım asla unutamayacağım bu karakteri!

Son zamanlarda zaten “Hayat çok kısa. Yaşamalı, en ufak anımızın değerini bilmeliyiz, boş bir hayat yaşamamalıyız.” gibi düşünceler içindeyken Peygamber ile tanışmış olmam üzücü bir tesadüf oldu. Çok çok etkilendim. Ve tüm bunların dışında Rahmi, tabi ki Nazım Hikmet hayranı. Kitapta bol bol Nazım’a ve şiirlerine yer verilmiş. Bu kadar bağlanmam için başka bir neden daha!

“Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!”

“Güzel mi diyorsunuz?” dedi. “Güzel öyle şakaya gelecek bir şey değildir. Güzel nereden doğar bilir misiniz? Geleceğin bugüne gömülü köklerinden.”